Etiket: Çin

  • Otomotivde yerli üretim alarm veriyor! Çin’e cari açık büyüyor

    Otomotivde yerli üretim alarm veriyor! Çin’e cari açık büyüyor

    İSTANBUL (İGFA) – Türkiye otomotiv sektörü, 2020-2022 yıllarında dış ticaret fazlası verirken, 2023’te binek araç ithalatındaki artış nedeniyle 3 milyar dolarlık dış ticaret açığıyla sarsıldı. 2024’te ticari araç ve otobüs ihracatıyla toparlanma sağlansa da, 2025’in ilk çeyreğinde üretim ve ihracatta düşüş alarm zili çaldı.

    Sektör temsilcilerinden LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, yerli üretimi ve teknolojiyi merkezine almayan politikaların sektörü sürdürülemez kıldığını ifade etti.

    ABD’nin 2024’te 374 milyar dolarlık dış ticaret açığına karşın, Çin 2023’te 93,9 milyar dolar fazla verdiğine vurgu yapan Nazik, “ABD-Çin ticaret savaşı, Türkiye için üretim üssü olma fırsatını doğurabilir. Ancak Çinli markaların Türkiye’de üretim yatırımı yapmaması büyük risk” uyarısında bulundu.

    ÇİN’E CARİ AÇIK BÜYÜYOR

    2024’te Türkiye, Almanya’dan 4,92 milyar, Çin’den 1,57 milyar dolarlık araç ithal etti. Çin menşeili araçların 2023’te pazara girmesiyle 1,5 milyar dolarlık açık oluştu. Nazik, “Çin, cari açık verdiğimiz üçüncü ülke oldu. Çin’in Türkiye’de üretim yapmaması halinde bu açık büyüyerek sektörü tehdit eder” dedi.

    TOGG VE YERLİ ÜRETİM ÇÖZÜM OLABİLİR

    Binek araç ithalatı 2024’te artarken, Togg’un ihracata başlayamaması sektörü zorladı. Nazik, “Togg’un Almanya ve Fransa gibi pazarlara açılması prestij ve döviz girdisi sağlar. Yerli üreticilerin katma değerli modellere odaklanması ve kapsayıcı teşvikler şart” yorumunu yaptı.

    2025’in ilk çeyreğinde ithalatın payı yüzde 69’a yükselirken, toplam üretim yüzde 9, otomobil üretimi yüzde 7, ihracat yüzde 3 düştü. Ticari araç üretimi yüzde 11, ağır ticari yüzde 39, traktör üretimi yüzde 41,6 geriledi. Selçuk Nazik, “Üretimdeki düşüş istihdam ve teknoloji kaybı demek. Acil regülasyon ve stratejik destek gerekli. Çin’in Türkiye’de üretim yapması elzem, Avrupalı markalar için de Türkiye kritik bir pazar” dedi. TL maliyetlerindeki artışın üretim verilerini olumsuz etkilediğini belirten Nazik, “Yerli üretimi destekleyen regülasyonlar geliştirilmeli. Çin ve Avrupa ile üretim anlaşmaları hızlandırılmalı” çağrısında bulundu.

  • Çinlilerden Trabzon’a yoğun ilgi

    Çinlilerden Trabzon’a yoğun ilgi

    TRABZON (İGFA) – Tarihi İpek Yolu güzergahında bulunan Trabzon, İpek Yolu Uluslararası Turizm Fuarı’nda şehrin doğal güzelliklerini, tarihi dokusunu ve turizm potansiyelini fuar ziyaretçilerine tanıttı. Fuarda Trabzon standı, etkinlik boyunca ziyaretçilerin odak noktası haline geldi.

    Çin Shaanxi Kültür ve Turizm Departmanı tarafından düzenlenen fuara, dünyadaki 73 ülke ve bölgeden, 5 binden fazla turizm ve kültür kuruluşunun katılımı ile gerçekleşti.

    Üç gün sürecek fuarın açılış töreninde konuşan Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürü Tamer Erdoğan, Çin ile Türkiye arasındaki turizm ilişkilerine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti’nin 2001 yılında Türkiye’yi resmi turizm destinasyonu olarak ilan etmesinin ardından ilişkiler her yıl gelişerek devam etti. Bu fuar sayesinde ilişkilerimizin daha da ileri bir seviyeye taşınacağına eminiz. Tarihi İpek Yolu’nun denize ilk ulaştığı şehir olan Trabzon, doğal ve tarihi zenginlikleriyle Çinli ziyaretçileri ağırlamaktan büyük mutluluk duyacaktır. Ayrıca bu fuarın, Xi’an ile Trabzon arasında güçlü bağların kurulmasına vesile olmasını temenni ediyoruz. Şehrimizi onur konuğu olarak kabul etmeniz bizleri ziyadesi ile mutlu etti ”

    
Çin’in turizmdeki önemine dikkat çeken TİSAD Başkanı Murat Çavga, “Çin, nüfusu ve her yıl 150 milyon kişinin katıldığı turizm hareketliliği ile dünyanın dikkatini çeken dev bir pazar haline geldi. Ancak Türkiye bu pazardan yeterli payı alamamaktadır. Trabzon’umuz, doğal güzellikleri ve kültürel altyapısıyla Çinli turistler için cazip bir destinasyon olabilir. Tarihi İpek Yolu üzerindeki konumumuz bu açıdan büyük önem taşıyor. Fuarın adının da İpek Yolu Turizm Fuarı olması bizi ayrıca heyecanlandırdı. Yeni pazarlara açılma vizyonumuz doğrultusunda bu projeye katkı sunan tüm paydaşlara teşekkür ederim” şeklinde konuştu.

    Etkinlikle Trabzon’u temsilen Çin’de yer alan heyette, Trabzon Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Gürkan Üçüncü, İl Kültür ve Turizm Müdürü Tamer Erdoğan, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı Kadir Hatipoğlu, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Ali Haydar Baş, TİSAD Başkanı Murat Çavga, Türk Çin Kültür Derneği Başkanı ve Ligarba Turizm Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Karslı, Mercure Otel Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yiğit, Mercure Otel Genel Müdürü Tuncay Beyaz, Ekol Event Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Çiftci ve Best Western Otel Satış Müdürü İrem Birinci bulunuyor.

  • Çin’in boşalttığı alanı Türk üretici doldurabilir

    Çin’in boşalttığı alanı Türk üretici doldurabilir

    İZMİR (İGFA) – E-ticaret sektörünün gündeminde, Trump’ın ek gümrük tarifelerinin ortaya çıkarabileceği senaryolar var. Ticimax CSO’su Ceyhun Turan, “ABD’li tedarikçiler ve e-ticaret satıcıları için alternatif kaynak ülke arayışı hızlanabilir. Türkiye bu noktada stratejik bir avantaja sahip olabilir. Çin’in boşalttığı alanı Türk üretici doldurabilir” dedi.

    Trump’ın ek gümrük tarifelerinin e-ticarette küresel tedarik zincirine nasıl yansıyacağı merak konusu. Sektör paydaşlarının gündeminde, Türkiye’deki e-ticaret oyuncuları için nasıl riskler doğurur ve e-ticaret firmaları için mali yük oluşturur mu gibi sorular var.

    Trump döneminde devreye giren ek gümrük tarifelerinin, küresel tedarik zincirinde dalgalanmalara yol açtığını ve bu dalgaların elbette Türkiye’deki e-ticaret oyuncularını da etkileyebileceğini ifade eden Ticimax CSO’su Ceyhun Turan, “Özellikle ithalata dayalı çalışan firmalar, ürün maliyetlerindeki artış ve tedarik sürelerindeki uzama nedeniyle karlılık konusunda zorlanabilir. Lojistik maliyetlerinin yükselmesi ve alternatif tedarikçilerle çalışma ihtiyacı da operasyonel yükü artırabilir. Ancak bu tabloyu bir risk kadar fırsat olarak da görmek mümkün. Türkiye’deki e-ticaret firmaları, bu gelişmeleri yerli üreticilerle daha yakın çalışmak, tedarik zincirini çeşitlendirmek ve dijital ihracat stratejilerini güncellemek için bir fırsata çevirebilir. Doğru adımlar atıldığında, bu süreç daha sürdürülebilir ve esnek bir büyüme modeli oluşturmak için bir dönüm noktası olabilir” dedi.

    ÇİN’İN BOŞALTTIĞI ALANI TÜRK ÜRETİCİ DOLDURABİLİR

    Trump yönetiminin, 2 Mayıs’tan itibaren Çin’den gelecek küçük paketlere uygulanan vergiyi yüzde 120’ye çıkarmasının da Çin menşeili ürünlerin ABD pazarında dezavantajlı hale gelmesine neden olması bekleniyor. Bu durumun Türkiye menşeili ürünlere ilgiyi artırabileceğine işaret eden Turan, “Çünkü bu durum Çin menşeli ürünlerin ABD pazarında rekabet gücünü ciddi şekilde zayıflatıyor. Dolayısı ile tedarikçiler ve e-ticaret satıcıları için alternatif kaynak ülkeler arayışını hızlandırabilir. Türkiye, bu noktada stratejik bir avantaja sahip olabilir. Çünkü Türkiye, hem üretim kapasitesi hem de coğrafi konumu ile AB ve ABD’ye görece hızlı erişim sağlayabilen, gümrük avantajları açısından Çin’e kıyasla daha uygun maliyetli olabilecek bir alternatif olarak öne çıkıyor. Özellikle tekstil, ev ürünleri, takı, doğal kozmetik gibi kategorilerde Türkiye menşeili ürünlerin ABD’li satıcılar ve tüketiciler nezdinde daha cazip hale gelmesi mümkün. Eğer Türkiye’deki üreticiler ve e-ihracat yapan firmalar bu fırsatı doğru şekilde değerlendirirse, ABD pazarında Çin’in boşalttığı alanları doldurabilirler. Bu da e-ticaret altyapı sağlayıcıları olarak bizim için, hem ABD pazarına yönelik çözümler geliştirme hem de Türk firmaların uluslararası pazarlara entegrasyonunu hızlandırma adına önemli bir fırsat doğurur” diye konuştu.

    TÜRKİYE LEHİNE BİR AVANTAJA DÖNÜŞEBİLİR

    Trump yönetiminin Çin’den gelen küçük paketlere uyguladığı yüksek vergiler ve artan posta maliyetlerinin, özellikle Temu, Shein, AliExpress gibi Çin merkezli e-ticaret devlerinin ABD pazarındaki rekabet gücünü zayıflatabileceğine de vurgu yapan Turan şunları aktardı: “Bu gelişme, düşük fiyat ve hızlı gönderim üzerine kurulu iş modellerini sarsarken, alternatif tedarikçi arayışını da hızlandırıyor. Türkiye hem coğrafi konumu hem üretim kapasitesiyle bu noktada önemli bir fırsat yakalayabilir. Yerli e-ticaret platformları ve üreticiler, lojistik ve dijital altyapılarını güçlendirerek bu boşluğu doldurabilir, özellikle ABD ve Avrupa pazarlarında daha görünür hale gelebilir. Bu süreç, doğru stratejilerle yönetildiğinde, küresel oyuncularla rekabette Türkiye lehine bir avantaja dönüşebilir.”