Etiket: Deprem

  • Bornova’da 2 bin 830 Bayraklı’da 1014 yapı için hayati karar

    Bornova’da 2 bin 830 Bayraklı’da 1014 yapı için hayati karar

    İZMİR (İGFA) – İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sürdürülebilir yaşam alanları yaratma stratejisi kapsamında başlattığı Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırmaları ve risk azaltma projeleri çok yönlü olarak sürüyor. Yapı envanteri, depremsellik-tsunami araştırması ve mikrobölgeleme etüt çalışmalarını birlikte yürüten Büyükşehir Belediyesi, tüm çalışmalardan elde edilen verilerle Deprem Master Planı’nı tamamlayacak.

    Çalışmalar iki etap halinde tamamlandı
    İzmir Büyükşehir Belediyesi, 30 Ekim 2020 İzmir depreminin en çok etkilediği Bayraklı ve Bornova’da başlattığı yapı envanteri çalışmasını iki ilçede de tamamladı. Bilimsel yöntemlerle konut niteliğindeki yapıların olası bir deprem esnasında davranışları belirlendi. Yaklaşık 100 bin yapının bina kimlik belgesi oluşturuldu. Bina kimlik belgesiyle o bina hakkındaki ruhsat, mimari proje, en yakın toplanma alanı gibi bilgilere hızlı ve doğrudan erişim sağlandı. Çalışmalar 2 etap halinde sahada görev alan yaklaşık 200 inşaat mühendisi ile sürdürüldü. Bayraklı’da 200 gün Bornova’da da 300 gün süren çalışmaların ardından, yapıların durumu belgelendi.

    İleri analiz yapılması gereken binalar belirlendi
    İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, kentin deprem açısından riskli bir konumda olduğunu anımsatarak, “950 binin üzerinde yapı var. Bayraklı ve Bornova’da yapı stokunu inceledik. Yaklaşık 100 bin yapının incelemesini tamamladık. Bu incelemeler hem gözlemsel hem de belediyelerin arşivindeki bilgiler ışığında yapıldı. Çalışmalar kapsamında Bornova’da 2 bin 830 yapı, Bayraklı’da da 1014 yapının, diğer yapılara oranla daha öncelikli olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirledik. Bu binalarda ileri analiz yapılması gerekiyor” dedi.

    Yurttaşlar bundan sonra ne yapacak?
    İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmaların sonuçları hakkında ilçe belediyelere yazı gönderildiğini ifade eden Eylem Ulutaş Ayatar, yurttaşların bundan sonraki süreçte izleyeceği yolu şu sözlerle anlattı: “İlçe belediyeleri, o binalarda yaşayan yurttaşlara bu konuda bilgilendirmelerini yapıyor. Apartman yönetimleri de bir araya gelerek çıkan sonuca dair karar verecek. Bizim yaptığımız çalışma, binaların önceliklendirilmesi konusundaydı. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ve 6306 sayılı yasa kapsamında belirtilen analizin birebir aynısı değil. Ama onunla uyumlu bir çalışma. Binaların taşıdığı riskler açısından, yapıların önceliklendirilmesini sağladık. Yaptığımız analizler ve gözlemsel tespitler, öncelikle kendi içerisinde bir sıralamayı ortaya koyuyor. Çalışma kapsamında ‘Bu bina riskli veya değil’ diyemeyiz. Bunu diyebilmemiz için mevzuatta tanımlı yöntemler var. Biz burada hangi yapı daha öncelikli olarak incelenmeli, bunu belirledik. Çalışmanın sonucunda yurttaşların ilgili analizleri yaptırması gerekiyor. Çünkü bir yapının güvenliğinden bahsedebilmek için ana kılavuzumuz Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ve 6306 sayılı yasa.”

    Binalar güçlendirilecek veya yeniden yapılacak
    Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ve 6306 sayılı yasa kapsamında yapılacak çalışmalarda, binadan karot alınacak ve beton dayanıklılığı tespit edilecek. Binaya ilişkin analizler yapıldıktan sonra 6306 sayılı yasa kapsamında bina “riskli” veya “riskli değil” diye tanımlanacak. Riskli tespit edilen yapılarda yasal süreç başlayacak. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği kapsamında yapılacak deprem performans analizi çalışmalarında ise bu yapıların can güvenliği açısından riskleri değerlendirilecek. Çalışmaların ardından yapıların güçlendirilmesi veya yıkılarak yeniden yapılması netlik kazanmış olacak.

    “Yurttaşlar çalışmalarımızı önemsemeli ve yapılarını ileri analize tabi tutmalı”
    İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “Eline belge geçen hemşehrilerimiz ilgili mühendislik bürolarına başvurarak performans analizi yaptırabilir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş firmalar da var. Bu firmalara giderek yapılarını 6306 sayılı yasa kapsamında analiz ettirmeleri gerekiyor. Yapı stokumuz oldukça fazla. Deprem yönetmeliklerindeki köklü değişimlerin yanı sıra yapı denetim sisteminin belirli bir tarihten sonra yürürlüğe girmiş olması, mevcut yapılarımızın ileri analizlere tabi tutulması gerektiğini ortaya koyuyor. İzmir deprem kuşağında yer alan bir kent. Bu nedenle yapılarımızı olası bir deprem riskine karşı daha güvenli hale getirmemiz lazım. Yurttaşlarımızdan yaptığımız ön değerlendirme çalışmalarını dikkate almalarını bekliyoruz. Böylece daha güvenli yapılara kavuşacağız” diye konuştu.

  • Sendikadan deprem uyarısı

    Sendikadan deprem uyarısı

    ANKARA (İGFA) – Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Dr. Derya Mengücük, yazılı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

    “23 Nisan 2025 İstanbul depremi, bir kez daha ülkemizin sarsılmaz deprem gerçekliğini gözler önüne serdi. Ancak bu konu, özellikle Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) açısından sadece afet sonrası değil, her zaman gündemde olmalı. Ülke genelinde yaygın ve dağınık bir yerleşime sahip olan ASM’lerin depreme uygunluğu, ne yazık ki ciddi bir endişe kaynağıdır.

    Sağlık Bakanlığı’nın mevzuatında Depreme Dayanıklılık Önceliği Yok!

    Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Dr. Derya Mengücük; “ASM’ler, her mahallede hizmet sunmaları nedeniyle stratejik bir öneme sahip. Buna rağmen, Sağlık Bakanlığı denetimlerinde depremle ilgili hiçbir kriter aranmıyor. Yeni açılacak bir sanal ASM için kapı genişliğinden rampa eğimine kadar pek çok ayrıntı şart koşulurken; binanın yaşı, deprem yönetmeliğine uygunluğu ya da dayanıklılığı sorgulanmıyor.” dedi.

    Sözlerine devam eden Dr. Mengücük; “İstanbul ve İzmir gibi yüksek riskli bölgelerde, yıkım kararı verilen binalarda Aile hekimlerinden buraları boşaltmaları isteniyor fakat kamu tarafından alternatif bir yer gösterilmiyor. Hekimlerin kendi imkânlarıyla yeni mekânlar bulması istendiğine de dikkat çekti.

    ASM’ler Afet Durumlarında Güvenli Noktalar olmalı!

    Birlik ve Dayanışma Sendikası olarak talebimiz nettir: ASM’ler; depreme dayanıklı, müstakil, sağlık hizmetine uygun kamu binaları olmalıdır. Güçlendirilmiş, mühendislik standartlarına uygun şekilde inşa edilen ASM’ler, olası afet durumlarında hem sağlık hizmetinin sürekliliğini sağlar hem de bölgenin acil ihtiyaçlarına yanıt verebilir.

    Ancak bugüne kadar ne deprem ne de başka olağandışı durumlar için birinci basamak sağlık hizmetlerinin rolünü ciddiyetle ele alan bir kamu planlaması yapılmamıştır.

    Koruyucu Hekimlik, Deprem Güvenliğini De Kapsamalı…

    Birinci basamak sağlık hizmetlerinde koruyucu hekimliği önceleyen bir yaklaşımı savunuyoruz. Erken tanı ve önleme çabasını her hastalık için sürdürüyoruz. Aynı duyarlılıkla, ASM’lerin fiziksel güvenliği için de önleyici yaklaşımlar benimsenmelidir. İstanbul’da 1000’in üzerinde ASM bulunuyor. Yaklaşık %70’i kamu binasında yer alırken kalanlar hekimlerce kiralanan, genellikle apartman zemin katlarındaki mekânlar. Bu merkezlerin fiziksel koşulları hekimler tarafından sağlanıyor. Ancak olası bir depreme dayanıklı olup olmadıkları açısından önemsenmiyor.

    Yıllardır İstanbul’da büyük bir depremin beklendiği biliniyor. Ancak bugüne kadar ASM’leri merkeze alan hiçbir ciddi yeniden yapılandırma çalışması yapılmadı. Bu ihmalin faturası çok ağır olabilir.”

  • Konya’da deprem korkuttu

    Konya’da deprem korkuttu

    KONYA (İGFA) – İstanbul’da yaşanan 6,2 şiddetinde depremin ardından Kütahya’da yaşanan 2 deprem korkuya neden olmuştu.

    Deprem bu kez kendisini Konya’da gösterdi. Kandilli Rasathanesi’ne göre, saat 07.16’da merkez üssü Konya’nın Cihanbeyli ilçesi olan 3,9 şiddetinde deprem meydana geldi.

    Konya ve çevresinde hissedilen depremde herhangi bir can ve mal kaybı olmadı.

  • Türkiye geneli konut kampanyası geliyor

    Türkiye geneli konut kampanyası geliyor

    ANKARA (İGFA) – Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, tv100 Genel Yayın Yönetmeni Deniz Gürel ve Kübra Par’ın sunduğu Özel Röportaj programına konuk oldu. Canlı yayında soruları cevaplayan Bakan Kurum, İstanbul’da yaşanan 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından yapılan çalışmalara ilişkin son bilgileri paylaştı: 6 bin 539 bina hasarıyla ilgili ihbarlar aldık. Arkadaşlarımız bu binaları yerinde bire bir incelendiler, tespitlerini yaptılar. Bu binalardan bin 473’ü hasarsız ve 101’i az hasarlı olarak tespit edildi. Az hasar dediğimiz, bina kılcal çatlakları, sıva çatlakları gibi.. En çok ihbarı sırasıyla Bahçelievler, Esenler, Bağcılar, Zeytinburnu, Avcılar ve Küçükçekmece olarak gidiyor. Bu da bizim İstanbul risk haritası dediğimiz haritayla da kısmen örtüşüyor. Hasarların yüzde 80’i Avrupa yakasından. Bütün hasar tespiti inşallah 2-3 gün içerisinde tamamlamış olacağız.

    İSTANBUL’DA AZ HASARLI BİNALAR İÇİN YARISI BİZDEN KARARI

    Bakan Kurum, 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından az hasarlı olduğu belirlenen binaların vatandaşların talebi doğrultusunda İstanbul’da devam eden Yarısı Bizden kampanyası kapsamına alınıp finansman desteğinden faydalanabileceğini açıkladı:Arkadaşlarımıza talimat verdim, tamamladıktan sonra binası az hasar almış vatandaşlarımızla irtibata geçilecek. Depremde az hasar almış tüm vatandaşlarımızı Yarısı Bizden Kampanyasına dahil edeceğiz. Bakanlığımızın kentsel dönüşümle ilgili bir başkanlığı var. Genel Müdürümüz, İl Müdürlüğümüz var. Vatandaşlarımız buraya başvurabilirler. ALO 181’den yine kentsel dönüşümle ilgili binasında risk olduğunu düşünen, dönüştürmek isteyen tüm vatandaşlarımız Bakanlığımızın ilgili birimlerine başvurabilir.

    “BUGÜNE KADAR YAPILMIŞ EN BÜYÜK SOSYAL KONUT KAMPANYASI OLACAK”

    Bakan Kurum, İstanbul başta olmak üzere 81 ili kapsayan yeni bir sosyal konut müjdesini verdi: Önceliğimiz deprem bölgesi. Deprem bölgesiyle birlikte inşallah bu yıl sonu tüm Türkiye’de yeniden sosyal konutla ilgili büyük bir kampanya yapacağız. Detaylarını Sayın Cumhurbaşkanımız milletimizle paylaşacak. 2025 yılında da tüm gücümüzle İstanbul’da olacağız. 2025’teki kentsel dönüşümle ilgili bu müjdeyi de buradan vermiş olalım. Hem proje anlamında hem de güç anlamında bütün gücümüzle İstanbul’da olacağız. Yıl sonunda 81 ili kapsayan, inşallah bugüne kadar yapılmış en büyük kampanyayı vatandaşımıza yapıyor olacağız. Yıl sonunda bütün detaylarını açıklayacağız. Evi olmayan gençlerimiz, emeklilerimiz ev sahibi olabilecekler. Gençlerimize kontenjan verdik. Ben şimdi görüyorum. 18 yaşında, 19 yaşında, 20 yaşında gençler kuradan ev sahibi olmuş. Ne güzel değil mi? Yani hayata yeni bir evle başlıyorsunuz. Belki daha evlenmedi bile.

    KANAL İSTANBUL İDDİALARI

    Bakan Kurum muhalefetin Arnavutköy’de devam eden sosyal konut projesi ile ilgili “Kanal İstanbul rantı” iddiasına şu yanıtı verdi: Hatırlayın, depremden iki- üç gün önce Özgür Özel bizim sahibinin belli olduğu, tamamen evi olmayan vatandaşlarımıza yaptığımız konut projesini eleştirdi. Ne dediler? Lüks konutlar yapıyorlar dediler. Buradaki projenin tamamı sosyal konuttur. Evi olmayan dar gelirli vatandaşlarımıza kurayla belirlediğimiz sahiplerinin belli olduğu vatandaşlara yapılan konutlardır. Lüks konut değildir. Bu, birinci yalan. İkincisi, Araplara satacaklar dediler. Buradan konut alacakların tamamı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu ikinci yalan. Dediler ki, su kaynaklarını burada, bu projeyle birlikte İstanbul’un suyunu kesiyorlar. Buranın Sazlıdere Barajı ile alakası yok. Barajı yıkacaklar dediler. Kenarından, köşesinden ilgisi alakası yok. Çünkü baraj yerinde duruyor. Gitsin baksınlar, görmüyorlarsa. Biz bu projeyi su kaynaklarına zarar vermeyecek şekliyle, plan, yönetmelik, imar planı neyi emrediyorsa bu çerçevede yapıyoruz. Dediler ki, Kanal İstanbul projesinin parçasıdır. Bu da kuyruklu yalan. Bu projenin Kanal İstanbul’la yakından, uzaktan ilgisi yoktur. Şimdi, bu kirli siyaseti bir tarafa bırakın. Deprem üzerinden siyaset olmaz. Biz vatandaşımıza yapıyoruz dememize rağmen, anlatıyoruz ama anlamıyorlar. Ya bu sosyal konutun Kanal İstanbul’la alakası nedir? Nasıl örtüştürdünüz ben anlayamıyorum. O söyledikleri konutların içinde bir tane lüks konut yok. Göstersinler varsa.

    “BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BU KONUTLARA ‘SU VERMEM’ DİYOR”

    Arnavutköy’de devam eden TOKİ’nin 28 bin konutluk projesine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi yazıyla ‘su vermeyeceğini bildirdiğine dikkat çeken Bakan Kurum şöyle devam etti: Söylemeyecektim ama söyleyeyim; Büyükşehir Belediyesi bu konutlara ‘su vermem’ diyor. ‘Su bağlamam’ diyor. Evi olmayan kimse kuradan çıkmış almış. Biz yapacağız onlar da su vermeyecekmiş. Bize resmi yazıyla geldi; ‘Biz buraya su bağlayamayız. Kanalizasyonunu bağlayamayız.’ O bağlasa da bağlamasa da su verse de vermese de biz o konutları söz verdiğimiz gibi vatandaşımıza yapacağız. Suyunu da bağlayacağız. Tarım Bakanlığımızla Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzle, onlar yapmazsa, biz yapacağız. Buradan da duyurmuş olalım.

    “BAŞKAN VEKİLİ NURİ ASLAN AFAD TOPLANTISINA KATILDI”

    Bakan Kurum, muhalefet belediye başkanlarının görüşme taleplerinin hiçbirini reddetmediğini belirterek, İstanbul’daki AFAD toplantısına iddia edilenin aksine İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Nuri Aslan’ın katıldığını açıkladı: Nuri Bey iki gün bizim AFAD’da yaptığımız toplantılarda oradaydı. Saatlerce beraber konuştuk, istişare ettik, başka konular da konuştuk. Yani kendisine açıp sorulabilir. Ne talebi varsa, bilhassa dönüşümle alakalı her türlü desteği vereceğimizi kendilerine söyledik. İstanbul’da dönüşümle alakalı her türlü iş birliğine hazır olduğumuzu kendisine ifade ettim. Ne zaman bir talebiniz varsa beraber toplantı da yapabiliriz dedik. O da iyi olacağını söyledi. Vali bey inşallah o toplantıyı da ayarlayacak. 39 ilçemizle birlikte o toplantıyı da kısa zamanda gerçekleştireceğiz. Yeni bir talep varsa, bizden bir beklenti varsa onları da hep birlikte gerçekleştireceğiz.

    “BİZ EKREM BEY İLE DE ZAMANINDA GÖRÜŞTÜK”

    Tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile de İstanbul’un sorunlarının çözümü noktasında görüştüklerini belirten Bakan Kurum, “Biz Ekrem Beyle de zamanında görüştük. Ekrem Bey de ‘Bakanlıkla görüşemedim’ diyemez. Ne talepleri varsa Ankara’da Mansur Bey’le, İzmir’de onlar gelmedi biz gittik İzmir Körfezi için. Hiçbir sorun yok. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı ile hep görüşüyoruz. Antalya’yla da öyle bir sorunumuz yok bizim. Yeter ki bir şey yapmak istesinler biz hazırız” dedi.

    “BELEDİYESİ, VATANDAŞI, BAKANLIĞI HEP BİRLİKTE BU MÜCADELEYİ YAPALIM”

    Muhalefet belediyelerine bir kez daha kentsel dönüşüm için iş birliği çağrısı yapan Bakan Kurum, programda şunları söyledi: Gelin, bu siyaseti deprem üzerinden yapmayın. Gelin hep birlikte İstanbul’u kurtaralım. İstanbul’u kurtarma seferberliğine ortak olalım. Gelin hep birlikte, dönüşmesi gereken yerle alakalı oturalım, istişare edelim, projelerimizi yapalım. Biz size, siz bize destek olun. Üç tane ben yapıyorsam bir tane de sen yap. Hep birlikte bu İstanbul’u kurtaralım. Yani bu bir seferberlikse hep birlikte yapılması gereken bir iş. Hep birlikte elimizi, gövdemizi taşın altına koymamız gereken bir durum. O yüzden ben buradan yine bu çağrımı yenilemek istiyorum. Yani hep birlikte bu mücadeleyi yapmak zorundayız. Üçlü sacayağı gibi; belediyesi, vatandaşı, Bakanlığı hep birlikte bu mücadeleyi yapalım. Ve İstanbul’un geleceğini, ülkemizin geleceğini hep birlikte kurtaralım.

    “SAMANDAĞ’DA SAĞLAM ZEMİN NEREDEYSE ORAYA ÇALIŞTIK”

    Bakan Kurum, Samandağ’daki rezerv alanla ilgili eleştirilere de yanıt verdi: Bakın Asi Nehrinin kenarında sıvılaşma zemin problemi bina kalitesi sebebiyle o binalar yıkıldı değil mi? Şimdi yeni yapacağımız yerde bu standartlara dikkat etmek durumundayız. Samandağ’da diğer ilçelerde olduğu gibi görüştük. En sağlam zemin neredeyse oraya çalıştık. Samandağ’a belediye başkanımızla, “vatandaşımız ne istiyor, nerede yapılmasını istiyor” o istişareyi birlikte gerçekleştirdik. Beraber karar aldık. Sağlam zemin neredeyse oraya çalıştık. Kamu mülkiyeti varsa ilk önce ona baktık. Yoksa mecburen şahısların alanlarını kamulaştırmak durumundayız. Orada kamulaştıracağımız arsanın hak sahibi 2-3 kişi itiraz ediyor. Edebilir, parası, bedeli neyse o bedeli ödemek suretiyle kamulaştırıyoruz. Bilim insanlarımız da diyor ki sağlam zemin şurası ve orada o istişare çerçevesinde kamulaştırma işlemimizi yapıyoruz. Ki belediye başkanımız da bana teşekkür etti. Oraya gittiğimizde sağ olsun hep birlikte bize o iş birliğini sergiliyor bak geldi bizi ziyaret etti. Hatta orada el sanatları ile ilgili ipek kozası meşhurmuş. Ondan işte orada gitmiş kravat almış. Mesela ben çok mutlu oldum onu saklıyoruz.

    “İSTANBUL’DA KONUTLARIN YÜZDE 60’I YENİ YÖNETMELİKLERE GÖRE YAPILDI”

    Bakan Kurum, konuşmasında İstanbul’un yapı stokuyla ilgili verileri de paylaştı: İstanbul’da 2000 öncesi 3 milyon 393 bin bağımsız bölüm yapılmış. 2025 yılı itibarıyla İstanbul’umuzda 8 milyon 70 bin bağımsız bölüm var. Bunun 3 milyon 393 bini 2000 yılı ve öncesi. Bizim yeni yayınladığımız yönetmelikten önce yapılmış yapılar. Yani yıkılma riski yeni yönetmeliğe göre yapılmadıkları için diğer binalara göre daha fazla. Onun da incelemesini yaptık. Bugün baktığımızda bağımsız bölüm sayısı 8 milyon 70 bine çıkmış ve bu şu demek yüzde 60’ı yeni yönetmeliklere göre yapılmış, mühendislik hizmeti almış ve orada bir plan proje çerçevesinde inşa edilmiş yapılar. 2000 yılındaki bina stokuna baktığınızda İstanbul’un tamamı riskliyken bugün İstanbul’un yüzde 60’ı güvenli hale gelmiş. Diğeriyle ilgili devletimiz bir mücadele ediyor. Bu 3 milyon 300 bine de baktığımızda, zemin sınıflarına, sıvılaşma riskine, ruhsat yığına göre değerlendirdiklerinde 1,5 milyonunun riskli olduğunu görüyoruz. Acilen dönüşmesi gereken 600 bin konut. Bu aslında İstanbul’u kurtarma operasyonumuz. Biz 2012 yılından bugüne 548 bin bağımsız birimi yıkmışız. 2012 yılından bugüne 923 bin bağımsız bölümü dönüştürmüşüz.

    “VATANDAŞIMIZ DEPREMDE MİLLET BAHÇELERİNE GİTTİ”

    Muhalefetin tepkilerine rağmen İstanbul depreminde millet bahçelerinin ne kadar önemli olduğunun anlaşıldığını ifade eden Bakan Kurum, “Bu 6.2’lik depremde hepimiz gördük ki vatandaşımız parklara, bahçelere gittiler. Millet bahçelerine gittiler. İstanbul’da biz 34 tane millet bahçesi yaptık. En büyüğünü de Atatürk Havalimanı’nın olduğu yere yapıyoruz. O günkü muhalefeti ne diyordu? ‘Ne gerek var bu millet bahçelerine?’ Şimdi bütün vatandaşımız, bu deprem esnasında millet bahçelerinde. Hepsi gidip orada kendisini güvende hissetti. Çünkü orada sosyal tesis var, tuvaleti var, altyapısı var. Şimdi biz İstanbul’da bununla ilgili 5 bin 500 tane toplanma alanı belirlemişiz. 5 bin 500 afette acil toplam alanı var. AFAD’ın sitesinde konumları, yerleri hepsi mevcut. Ve kişi başına 3.9 metrekare toplanma alanı düşüyor. Bunu arttırmak zorundayız” diye konuştu.

    ATATÜRK HAVALİMANI MİLLET BAHÇESİ ÖRNEK BİR TOPLANMA ALANI OLACAK

    Bakan Kurum Atatürk Havalimanı yerine kurulan millet bahçesinde diğer kentlere örnek olacak bir afet hazırlık planının oluşturulduğunun altını çizdi: Burada toplanma alanı yapalım. Buraya acil durumlarda uçaklar insin, yardım getirsin. Hemen yanında şehir hastanesiyle birlikte vatandaşımızın sağlık hizmetiyle ilgili hizmet versin diyoruz. Çadır kurulabilecek. Orada afet esnasında vatandaşımıza hizmet verecek. Afet sonrasında toplanma alanıyla birlikte çadır kurulabilecek. Tuvaletiyle, sağlık tesisiyle, bakım odalarıyla, aşeviyle İstanbul’a vatandaşımıza hizmet verecek bir millet bahçesini inşallah bu yıl içerisinde bitirip tamamını açıyor olacağız. Ve bütün millet bahçelerinde, parklarda bu altyapıyı da ilgili kaymakamlarımızla, belediye başkanlarımızla, AFAD’ımızla birlikte süreci yürütüyoruz.

    “EVİM KÜÇÜLECEK’ KORKUSU ÇOCUĞUMUZDAN KIYMETLİ Mİ?”

    Bakan Kurum vatandaşların ‘evim küçülecek’ korkusuyla riskli binalarda yaşamaya devam ettiğini belirtti: Evim biter mi, bitmez mi? Müteahhit yapar da acaba benim alanım düşer mi? Bunların hepsini toplayın. Bizim evladımızdan, bizim eşimizden, çocuğumuzdan kıymetli mi? Değil. Ülkemizden kıymetli mi? Değil. Yani bunları kıyaslamaya gerek yok. Biz çok gördük. Ben bütün afetlere gitmiş, o acılara şahitlik etmiş biri olarak söylüyorum. Hiçbiri bizim evladımızı, yakınımızı kaybetmeye değer değil. Çok gördüm ben. “Keşke bu binam olmasaydı, keşke evim olmasaydı da ben evladımı kaybetmeseydim” diyen annelerin ağlamasına şahitlik ettiniz mi siz? Keşke buralarda olmasaydım da benim çocuğum yanımda olsaydı diyen babaları duydunuz mu hiç? O enkazın başında, “ya yavrum çıksa” diye ağlayan, bekleyen o gecenin sonunda tir tir titreyerek… Bir taraftan artık gözünden yaş akamıyor, o kadar ağlamış ki hiçbiri buna değmez.

  • Prof. Dr. Naci Görür’den Marmara Depremi uyarısı: Dirençli kentler oluşturalım!

    Prof. Dr. Naci Görür’den Marmara Depremi uyarısı: Dirençli kentler oluşturalım!

    İSTANBUL (İGFA) – Deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, İstanbul’un beklenen Marmara Depremi’ne dikkati çekti.

    23 Nisan 2025 tarihinde yaşanan depremlerin bu riski daha da öne çektiğini vurgulayan Prof. Dr. Görür, “Millet olarak ‘deprem olacak mı, olmayacak mı’ tartışmasını bırakalım. Önemli olan deprem dirençli kentler yaratmaktır. Depremleri minimum hasarla atlatalım. İnsanlarımız ölmesin” dedi.

    Konuyla ilgili paylaşımında bilim insanlarına da saygı gösterilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Görür, “Bilim insanı, evrensel nitelikli araştırma yapan, veri toplayan, sonuçlarını uluslararası konferanslarda sunan ve dergilerde yayımlayan kişidir. Her unvan sahibi bilim insanı değildir” ifadeleriyle bilimsel çalışmalara vurgu yaptı.

    Prof. Dr. Naci Görür, halkı, bilimin rehberliğinde depreme hazırlıklı olmaya davet etti.

  • Deprem sonrası yangın riskine dikkat! Alınması gereken önlemler ne?

    Deprem sonrası yangın riskine dikkat! Alınması gereken önlemler ne?

    İSTANBUL (İGFA) – Depremin hemen ardından yaşanabilecek yangın tehlikesine ve alınması gereken önlemlere dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Bölüm Başkanı Dr. Rüştü Uçan, deprem sonrasında yangın çıkma riskinin en çok doğalgaz sızıntısı ve patlamaları, elektrik kısa devreleri, kimyasal madde sızıntıları, araç yangınları ve ısıtma sistemlerinden kaynaklanabileceğini anlattı.

    Dünyada 6 ülkede halen kullanılmakta olan erken uyarı sisteminin ülkemizde de konutlar dahil yaygınlaştırılması gerektiğini ifade eden Dr. Uçan, “Bu şekilde kazanılan zaman diliminde; evlerde doğalgaz vanasından gaz kesilebilir, ana giriş kapıları ve yangın merdivenlerine açılan kapıları açılır, ayakkabı giyilir ve deprem çantası alınabilinir.” dedi.

    DEPREMDEN SONRA YANGIN NERELERDE ÇIKABİLİR?

    Deprem sonrasında yangın çıkma riskinin en çok doğalgaz sızıntısı ve patlamaları, elektrik kısa devreleri, kimyasal madde sızıntıları, araç yangınları ve ısıtma sistemlerinden kaynaklanabileceğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, deprem sırasında boru hatlarının kırılması nedeniyle gaz sızıntısı yaşanabileceğini, İGDAŞ gibi kurumların deprem algılama sistemiyle ana vanaları kapattığı bilinse de bina içinde gaz akışını otomatik kesebilecek sistemlerin kurulması gerektiğini, aksi halde, bina içinde sızan gazın bir kıvılcımla patlama ve yangına neden olabileceğini kaydetti.

    ELEKTRİKLİ ARAÇ YANGINLARININ SÖNDÜRÜLMESİ SON DERECE ZOR

    Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, elektrik kısa devreleri; bina ve trafolarda meydana gelen hasarlar kısa devreye, bu da yangına yol açabilir. Kimyasal madde sızıntıları; sanayi bölgelerindeki yanıcı ve patlayıcı maddelerin devrilmesi veya sızması ciddi yangın riskleri oluşturur. Araç yangınları; deprem sırasında çarpışan araçlar ya da devrilen elektrikli araçlar yangına neden olabilir. Elektrikli araç yangınlarının söndürülmesi ise son derece zordur. Isıtma sistemleri; şofben, kombi, soba veya LPG tüpleri gibi sistemler devrilerek yangın çıkmasına neden olabilir.” diye konuştu.

    YANGIN RİSKİNE KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

    Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, deprem öncesi yangın riskine karşı alınması gereken önlemleri de şöyle sıraladı:

    • Konut ve iş yerlerine otomatik gaz kesici vanalar takılmalı.
    • Elektrik ve doğalgaz tesisatları düzenli olarak denetlenmeli.
    • Sanayi tesisleri için detaylı acil durum planları hazırlanmalı.
    • İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İGDAŞ gibi kurumların hızlı gaz kesme sistemleri düzenli olarak test edilmeli ve yaygınlaştırılmalı.
    • Mahalle bazında toplanma alanlarında yangın söndürme ekipmanları bulundurulmalı.
    • Yangın tatbikatları ile halk bilinçlendirilmeli.

    YANGIN ANINDA YAPILMASI GEREKENLER:

    Bu arada Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, deprem sonrası yangın anında yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

    • Gaz kokusu alınıyorsa kıvılcım yaratacak hareketlerden kaçınılmalı (anahtar açmak, telefon kullanmak gibi…).
    • Bina hızlı ve düzenli şekilde terk edilmeli.
    • Doğalgaz vanası ve elektrik sigortası kapatılmalı.
    • Küçük yangınlara yangın tüpü ile müdahale edilmeli, büyük yangınlarda itfaiyeye haber verilip uzaklaşılmalı.
    • Toplanma alanına ulaşılmalı ve bilgiler yetkililerle paylaşılmalı.
  • Jeoloji Mühendisleri’nden beklenen o deprem için ‘her an’ uyarısı!

    Jeoloji Mühendisleri’nden beklenen o deprem için ‘her an’ uyarısı!

    Esmanur GÜLBAHAR – Herkes Duysun / BURSA (İGFA) –
    23 Nisan 2025 tarihinde Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, Bursa dahil tüm Marmara Bölgesi’nde hissedilmişti.

    Artçı sarsıntıların devam ettiği deprem çevre illerde de büyük panik oluştururken TMMOB’a bağlı Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız, Herkes Duysun’a yaptığı açıklamada, bu depremin beklenen büyük Marmara depremi olmadığını vurguladı.

    “Bursa’da sarsıntı yoğun hissedildi, ancak bu büyük Marmara depremi değil” diyen Başkan Yıldız, “Büyük deprem 1 dakika, 1 yıl ya da 5 yıl sonra da olabilir. Kimse şaşırmamalı” diye konuştu.

    “DENİZDEKİ ALAKASIZ DALGALAR, ENERJİ BOŞALMASININ İSPATIDIR”

    6,2’lik depremin merkez üssünün çok önemli olduğunu belirten Başkan Yıldız, “Bu tür depremlerde hangi fayın kırıldığı, ne kadar bir alanın etkilendiği çok önemli. Yaklaşık 15 kilometrelik bir kırılma yaşandığını söyleyebiliriz. Bu, belli bir miktar enerji boşalması anlamına gelir. Denizde alakasız dalgaların oluşması da yer altındaki hareketin ve çıkan enerjinin ispatıdır” dedi.

    “ACİL EYLEM PLANI ŞART”

    Bursa için zamanın kritik olduğunu ifade eden Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız, “Yerel yönetimler, merkezi hükümet, akademisyenler ve vatandaşlar birleşmeli. Kısa, orta ve uzun vadeli planlarla ilk kazmayı vurmalıyız. Bağımsız çalışmalar yetmez, bütüncül bir plan gerekli” dedi.

    “YAPAY DEPREM İDDİALARI GERÇEK DIŞI”

    Öte yandan sosyal medyadaki “yapay deprem” iddialarını da yalanlayan Başkan Yıldız, “Bilimsel açıklamalar yerine komplo teorileri ilgi görüyor. Depremi erken tahmin etmek ya da yapay deprem üretmek mümkün değil. Fay hattını hareket ettirmek imkânsız” diyerek bilgi kirliliğine dikkat çekti.

  • Veriler korkutuyor! ASM’lerin yüzde 89’u test edilmemiş!

    Veriler korkutuyor! ASM’lerin yüzde 89’u test edilmemiş!

    İSTANBUL (İGFA) – İstanbul’da yaşanan depremin ardından Valilik, kamu hizmetlerini iki gün süreyle idari izinli sayılırken Aile Hekimliği Çalışanları bu kararın dışında bırakıldı. Riskli binalarda bulunan Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) açık bırakıldı ve hizmetin devam etmesi istendi. Oysa aynı süreçte AFAD, İBB ve Valilik, vatandaşlara binalara girmemeleri ve güvenli alanlarda beklemeleri yönünde çağrıda bulundu.

    APARTMAN ALTLARINDA, OTOPARKLARDA ASM OLUR MU?

    AHESEN Genel Başkanı Dr. Ahmet Kandemir, İstanbul’daki ASM’lerin büyük kısmının apartman altı, otopark, cami altı gibi alanlarda bulunduğunu belirterek, bu yapıların depreme karşı dayanıksız olduğunu vurguladı. “Deprem riski altındaki binalarda sağlık hizmeti vermek hem çalışanların hem de vatandaşların hayatını tehlikeye atıyor,” dedi.

    İstanbul genelinde hizmet veren 1000’in üzerindeki ASM’nin, yüzde 32’si 1999 öncesi yapılardayüzde 89’u ise depreme dayanıklılık testi yapılmamış binalarda faaliyet gösteriyor.
    Dr. Kandemir, “Her mahallede bulunan bu kritik merkezler, büyük İstanbul depremi geldiğinde ilk müdahale noktaları olacak. Ama kendileri ayakta kalamayacak durumda,” diyerek acil müdahale çağrısında bulundu.

    SANAL ASM’LER KISITLI İMKANLARLA KURULAN RİSKLİ SAĞLIK ÜNİTELERİ

    ASM’lerin yaklaşık yüzde 30’u kamu binası dahi değil. Kiralanan dükkanlar, apartman daireleri, otoparklar gibi mekânlarda kendi olanaklarıyla oluşturulmuş ‘sanal ASM’ler’ sağlık hizmeti sunmaya çalışıyor. Yangın çıkışı olmayan, acil toplanma alanı bulunmayan bu yerler afet anında kullanılamaz hale gelebilir.

    DEPREMDE AŞILAMA VE MALZEME TEDARİKİ KESİNTİYE UĞRAYABİLİR

    Dr. Kandemir, aşılama hizmetlerinin aksamaması gerektiğini ve tetanos gibi kritik aşıların ulaşılabilirliğinin hayati olduğunu belirtti. “Deprem sonrası oluşacak lojistik problemler nedeniyle, sağlık malzemelerine erişim için ASM’lerin ayakta kalması şart,” diye konuştu.

    “GÜÇLENDİRME ŞART, TATBİKAT ZORUNLU OLMALI”

    AHESEN Başkanı Kandemir’in önerileri arasında şunlar yer aldı:

    • Mevcut ASM’lerin depreme dayanıklılığı ivedilikle tespit edilmeli.
    • Uygun olanlar devlet eliyle güçlendirilmeli.
    • Yeni ASM binaları kamu tarafından ve afet planlamasına uygun şekilde inşa edilmeli.
    • ASM personeline düzenli afet eğitimi verilmeli.
    • Her ASM’de yılda en az bir deprem tatbikatı yapılmalı

    “İKİ YIL ÖNCE UYARMIŞTIK, HALA ADIM ATILMADI”

    AHESEN Genel Başkanı Dr. Ahmet Kandemir; “Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat Depremi acı tecrübelerle doluydu. O zamanda çağrıda bulunduk. Ancak adım atılmadı. İstanbul özelinde ama aslında Türkiye genelinde bu konu bir milli seferberlik olarak ele alınmalı,” diyen Kandemir, afetlere dayanıklı, güvenli ve ulaşılabilir ASM’lerin inşasının gecikmeden başlatılması gerektiğini söyledi.

  • Deprem sonrası Bursa’da o AVM’de endişe! AVM’deki çatlaklar korkuttu, uzmanlar uyardı!

    Deprem sonrası Bursa’da o AVM’de endişe! AVM’deki çatlaklar korkuttu, uzmanlar uyardı!

    Esmanur GÜLBAHAR – Herkes Duysun / BURSA (İGFA)
    Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin etkisi Marmara Bölgesi’nde de hissedilmişti. Yaşanan sarsıntı, özellikle Bursa’nın Osmangazi ilçesinde yer alan AS Merkez Outlet Alışveriş Merkezi’nde büyük endişeye yol açtı.

    2000 yılında açılan AVM’nin kolon ve duvarlarında derin çatlaklar oluştuğu gözlendi.

    Herkes Duysun WhatsApp ihbar hattına gelen görüntüler, binanın deprem yönetmeliğine uygunluğu ve olası artçı sarsıntılardaki güvenilirliğini sorgulattı.

    AVM yetkililerinin binada inceleme başlattığı bildirilirken, bir esnaf, çatlakların sıva ve boyayla kapatılacağı iddiasında bulundu.

    VATANDAŞLAR TEDİRGİN, UZMANLAR UYARIYOR

    Çatlak görüntüleri, Bursa’daki diğer AVM’lerin de deprem dayanıklılığını tartışmaya açtı.

    Bursa’da özellikle 1999 öncesi yapılan binaların denetim ihtiyacını bir kez daha ortaya koydu.

    JMO BAŞKANI MEHMET YILDIZ UYARDI: GİRMEYİN!

    TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Mehmet Yıldız, birçok yapının alüvyon zemin üzerine kurulu olduğunu, bu zeminlerin deprem etkisini artırdığını belirtti. Yıldız, “AVM’lerin geniş açıklıklı yapıları depremde daha fazla esner, risk artar” dedi.

    Kolon ve kirişlerde çatlak görülen binalara girilmemeli, uzman görüşü alınmalı” uyarısında bulunan Başkan Yıldız, riskli görülen yapılara kesinlikle girilmemesi gerektiğini vurguladı.

    “Özellikle kolon ve kirişlerde herhangi bir deformasyon ya da çatlak gözlemliyorlarsa o yapıya girmesinler” diyen Yıldız, “Bu durumda yetkili kurumlardan, inşaat mühendislerinden veya jeoloji mühendislerinden mutlaka görüş alsınlar. Zeminle ilgili bir kayma ya da çatlama varsa uzmanlar devreye girmeli. En önemlisi ise yetkili kurumlar ve uzmanlar dışında yapılan açıklamalara itibar edilmemeli. İstanbul’da 151 kişi sadece panikle camdan atlayarak yaralandı. Deprem anında ne yapılması gerektiği konusunda kamu kurumlarının bilgilendirmeleri dikkatle takip edilmeli. Deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında neler yapılması gerektiği mutlaka araştırılmalı ve bu konuda bilinçli olunmalı” diye konuştu.

    Yıldız, ayrıca vatandaşları panikle hareket etmemeye ve kamu kurumlarının bilgilendirmelerini takip etmeye çağırdı.

  • BTÜ’den depreme dirençli bursa için kritik adım

    BTÜ’den depreme dirençli bursa için kritik adım

    BURSA (İGFA) – Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) bünyesinde yer alan Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi, “depreme dirençli kentler” oluşturmak için çalışmalarını sürdürüyor.6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaraların sarılması, şehirlerin yeniden ayağa kaldırılması ve zemin ile yapı risk analizinin yapılması için pek çok proje üreten BTÜ’lü akademisyenler, Bursa’yı da depreme hazır hale getiriyor.

    Bu kapsamda Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyübhan Avcı ve ekibi detaylı zemin haritalarını çıkarıyor ve deprem risk analizlerini yapıyor. İki yıl önce Yıldırım ilçesinde başlanan detaylı zemin haritalama ve deprem risk analizleri, Gemlik ilçesi ile devam ediyor. İki ilçede de arazi ölçümleri ile gerekli analizlere başlayan ekip, alanlarda sıvılaşma olup olmadığını belirliyor. Sahadan toplanan veriler, proje çerçevesinde yazılım programlarına aktarılarak zemin ile üstyapı analizleri yapılıyor ve binaların depremde hasar görme durumları değerlendiriliyor.Yapılan çalışmaların kentsel dönüşüme ışık tutması hedefleniyor. Ayrıca BTÜ’lü akademisyenler, Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nin de depremselliğini ele alarak, üretim durmadan binaları ve zeminleri güçlendirerek yapıları depreme dirençli hale getirmek için çalışmalarını sürdürüyor.

    GEMLİK VE YILDIRIM’IN ZEMİNİ ANALİZ EDİLİYOR

    Çoğu ilde detaylı zemin araştırmaları ve analizlerin yapılmadığını ifade eden Prof. Dr. Eyübhan Avcı, Bursa’da bu çalışmanın BTÜ öncülüğünde başladığını vurguladı. Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Avcı, “Buradaki amacımız Bursa’nın detaylı zemin haritasını çıkarmak, olası bir deprem durumunda nerelerin fazla hasar alacağını tespit etmek ve yapılacak kentsel dönüşüm çalışmalarının risk derecesinin yüksek olduğu alanlardan başlatmak. Yıldırım’da başlattığımız çalışmalara sıvılaşma riskinin ve depremde hasar görme riskinin yüksek olduğu Gemlik’i de ekledik” dedi.

    VATANDAŞ PARSELİNİN RİSKİNİ BİR TIKLA ÖLÇEBİLECEK

    Bölgelerden numuneler topladıklarını anlatan Prof. Dr. Avcı, zemin sıvılaşma haritaları, yumuşak zemin özeliği gösteren alanların haritaları, heyelan riskine sahip alanların haritaları, deprem anında gelebilecek ivme değerleri, alanın yer altı suyu, zemin profili gibi detaylı verilerin bir yazılım ile belediyelerin kullanımına sunulacağını söyledi. Avcı, “Yetkililer bu sisteme koordinat bilgisi girdiğinde, o alanın bilgileri detaylı olarak önlerine çıkacak. Kentsel dönüşüm ve ruhsat aşamalarında belediyelere kolaylık sağlayacak. Vatandaşlar için oluşturacağımız yazılımda da vatandaş ada parselini girerek, bulunduğu alanın deprem risk derecesine ulaşabilecek, alanın sıvılaşma riskinin bulunup bulunmadığı veya yumuşak zemin özelliğine sahip olup olmadığını görebilecek. Ne kadarlık bir deprem ivmesi gelecek, faylar nereden geçiyor, ne yapması gerektiğiyle ilgili bazı bilgiler, bu yazılımda vatandaşın önüne düşecek” diye konuştu.

    BTÜ İCADI BOR ENJEKSİYONU SIVILAŞMANIN ÖNÜNE GEÇECEK

    Bursa’nın depremsellik açısından riskli bir şehir olduğunun altını çizen Avcı, özellikle Gemlik ilçesinin olası bir depremde ciddi hasar alabileceğini vurguladı. Avcı, “Bursa’da; Gemlik, Mudanya gibi sahil bölgeleri ile Nilüfer, Yıldırım ovası gibi alanlar yüksek sıvılaşma potansiyeline sahip.O yüzden Bursa’nın ciddi bir depremde, hasar alma riski oldukça yüksek. Üniversitemizde geliştirdiğimiz bor enjeksiyonlu malzeme ile bu sıvılaşma riskinin de önüne geçebiliriz. Malzememizi,yeni yapılacak binaların zeminlerine uygulayabileceğimiz gibi, mevcut binalara da temellerden açacağımız küçük delikler vasıtasıyla kolaylıkla uygulayabiliriz. Zemin içindeki boşluklara yerleşen malzeme katılaşarak zemini katı bir forma (kaya özelliğine) getiriyor ve sıvılaşma olayını ortadan kaldırıyor. Çalışmamızın Gemlik Kurşunlu bölgesinde yapılan saha uygulamalarında oldukça başarılı sonuçlar elde edildi” şeklinde konuştu.

    Rektör Naci Çağlar: Deprem Hasarlarını Azaltmak İçin Sahadayız
    BTÜ’nün deprem öncesi ve sonrası birçok proje ve çalışmaya imza attığını kaydeden BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, “Şehrimizin sorunlarına kayıtsız kalmıyor, Bursa’mızı depremlere hazırlamak için pek çok çalışma sürdürüyoruz. Şehrin yapı stoğunun ve zeminin incelenmesi, sıvılaşmaya karşı bor katkılı enjeksiyon malzememizin uygulama aşamasına gelmesi, akademisyenlerimizin ilgili komisyonlarda yer alması, çalıştaylar gibi depreme hazırlık konusunda fark yaratacak çalışmalara imza atmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla şehrimiz için ülkemiz için ve depreme hazırlık için hep sahadayız” dedi.